Reklam
Vakıf Katılım
Tarih : 2020-03-11 12:15:00

Türkiye’de kadın nüfusunun sadece yüzde 33’ü çalışıyor

Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle ‘’Kendini İnşa Etmek’’ mottosuyla The Badau’da düzenlediği etkinlikte bir araya geldi. Kadınların kendi gücüne dair farkındalıklarını arttırmayı amaçlayan etkinlik GKL Başkanı Neşecan Çekici’nin ‘’Hoş geldiniz’’ konuşması ile başladı. Ardından GKL Kurucu Başkanı Av. Pınar Ersin ve Proje Başkanı Harika Uyanık Tanrılı’nın ‘’Farkındalığımızı Arttırmak’’ başlıklı konuşmaları ile devam etti. Etkinlik; konsantrasyon ve farkındalık üzerine Uzakdoğu temelli çalışmalar yapan Doç. Dr. Ufuk Çakmakçı’nın ‘’Lider Duruşu’’ başlıklı söyleşisiyle son buldu.

 

 

“Kadınıyla erkeğiyle ‘’BİZ OLMAK’’ çok önemli.”

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen ‘Kendini İnşa Etmek’ etkinliği GKL Başkanı Neşecan Çekici’nin ‘’Hoş geldiniz’’ konuşması ile başladı. Çekici, Almanya’da kadın nüfusunun %75’inin çalıştığını belirterek Türkiye’de bu rakamın %33 olduğunu söyledi ve ardından “Tek kanatla uçulmaz.” Dünya Kadınlar Günü’nde Mustafa Kemal Atatürk’ün “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin. Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” sözlerine değindi.

 

 

Çekici, şöyle devam etti:“Gerçekten kadın gücüne inanmamak kabil değil...Dünya’yı ve Türkiye’ yi zorlayan bu günlerde birlikteliklerden güç almanın değeri ve önemi çok büyük. Salgınlar, afetler, savaşlar, göçler ve ekonomik sıkıntılara göğüs gererken birlikteliklere inanmakla başlıyor her şey.Birbirimizin elini tutmanın ve güç vermenin özellikle bugünlerde gerekli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Kadınıyla erkeğiyle "biz olmak" çok önemli. Bugünü hazırlayan ve evinin, çocuklarının ve GKL’nin tüm ihtiyaçlarını karşılayan, her daim hazır bulunan tüm GKL Kadınları’na çok teşekkür ediyorum. Bunun dışında AKİŞ GYO Satış ve Pazarlama Direktörü Didem Hiçyorulmazlar bugünü baştan sona hazırladı, bugünün maddi ve manevi mimarı oldu. Her zamanki gibi Organizasyon İletişim Proje Grubu Başkanı Nil Yıldızalp ve Duck İstanbul’un kurucusu Didem Berkel’e çok teşekkür ederim, her zaman destekçimiz oldular.”.

 

 

“Önce kendimizi inşa etmemiz gerekiyor.”

 

Etkinlik Av. Pınar Ersin ve Harika Uyanık Tanrılı’nın ‘’Farkındalığımızı Arttırmak’’ başlıklı konuşmaları ile devam etti. Kurucu Başkan ve Kadın Kanaat Önderleri ve Nitelikli İnsan Kaynağı Proje Başkanı Pınar Ersin: “Platform olarak bizim en önemli hedefimiz aslında liderlik. Kadın öncelikle kendisine sonra ailesine, arkadaş çevresine ve iş çevresine liderlik edebilirse, o mutlu ve tatmin edici yaşantıyı da aslında deneyimlemiş oluyor. Bizler sadece kadınların değil, kadın erkek insan olan herkesin ihtiyaç duyduğu bazı içe dönüşler, kendi kendine kalışlar ve farkındalık ile ilgili bir araç olalım istiyoruz. Hayatla başa çıkarken hepimizin farklı yöntemleri var. Önce kendimizi inşa etmemiz gerekiyor. Kendimizi inşa edersek ortaya bir bina çıkarabiliriz.” dedi. Ersin, sözlerini “GKL’de bu anlarımızı paylaşmak da önemli, kendimizi geliştirelim ve güç toplayalım. Burada olanlar olarak şanslı bir kitleyiz. Eğitim aldık, belli bir noktada kendimizi gerçekleştirdik. Bunu yapamayan çok kadın var” sözleri ile sonlandırdı.

 

 

“Anın farkındalığını yakalamamız çok kıymetli”

 

 

Fon Yaratma Proje Grubu Başkanı Harika Uyanık Tanrılı konuşmasına “Dünyayı beş duyu organımızla algılıyoruz; görme, işitme, dokunma, koklama ve tad alma. Dolayısıyla çevremizi algımız bununla sınırlı kalıyor ama bilinçli olarak hayatımıza beş duyumuzu adapte ettiğimizde, anda mevcut olma kapasitemizi genişletmiş oluyoruz Böylelikle kendimizle ve etrafımızla bağ kurmaya başlıyoruz. Şimdinin farkındalığını yakalamamız çok kıymetli” sözleri ile başladı ve dinleyicilerin dikkatini bulunan ortamda mevcut olma kapasitelerini arttırmak ve ana çapa atmaları için oryantason çalışmasını deneyimletti.

 

Kendisini bir kap gibi düşündüğünü ve gün içinde yaşadıklarımızın bizleri tetiklediğini ve bu kabıda tetiklenen her olay ile doldurmaya başladığını ifade eden Tanrılı, kabın dolduğunu fark ettikce kendini regüle edebilmenin öneminden bahsetti. “ Kendimi regüle edebilmek için o gün beni rahatlatacak ne varsa yüzeye çıkmasına izin veriyor ve ihtiyacıma yönelik stratejilerimi geliştiriyorum ya da yakın çevremden destek rica ediyorum. İhtiyaç duyduğum yapmam gereken her ne ise ertelemiyorum. Bu banakendime dönme fırsatı veriyor. Nasıl ki ‘’yemeye, içmeye’’ ihtiyacımız varsa ‘’görülmek, duyulmak, dinlenmek, eğlenmek, sosyalleşmek’’ de bir ihtiyaç fakat biz bunu göz ardı ediyoruz. Kendimizi çok zorluyoruz, sürekli hedef üstüne hedef koyuyoruz ve kendimize alan açmıyoruz. Kendimize öz şefkat göstermemiz lazım, bu asla acımak değil, bu kelimeyle karıştırılmasın. Öz şefkat kendine arkadaşça yaklaşmaktır” dedi.

 

 

“Lider olmak demek kendine bakabilmek, kendini sorgulayabilmek, kendini tanıyabilmek demek.”

 

Soru-Cevap bölümünün ardından Doç. Dr. Ufuk Çakmakçı, ‘Lider Duruşu’ başlıklı söyleşisini gerçekleştirdi. Çakmakçı: “Bize mutluluk vadeden şeyler bize ne kadar mutluluk veriyor? Umarım konuşmamla zihinlerinize bir tohum ekebilirim ve bu tohumla birlikte de kendimizi sorgulamaya başlarız. Çünkü lider olmak demek kendine bakabilmek, kendini sorgulayabilmek, kendini tanıyabilmek demek. Bütün bilgeler bilgelik hayatı boyunca bize bunu anlatıyorlar. Dolayısıyla bizim bir şekilde bu teması sağlayabilmemiz gerekiyor.” dedi.

 

Zen’in otomatik vitesten çıkarak yaşamayı öğrenmek anlamına gelirttiğini belirten Çakmakçı, “Zen bize şunu öğretmeye çalışıyor; gerçekle direkt bağlantıya geçmek dolayısıyla gerçekte ne oluyor, şu an burada ne oluyor, düşüncelerde ne oluyor, neye inanırsan o olur fikirlerinin ötesinde gerçekten şu an burada ne oluyora bakıyor ve bizi içerisinde bulunduğumuz şimdiki zaman uyandırmaya çalışıyor. Burada olmak zor bir eylem, bedensel olarak burada olup zihinsel olarak dışarıda olmak daha kolay çünkü dışarıda yapacağınız bir sürü şey var. Tatil planı, eşim ne yaptı, ev işi, çocuk vs. Dolayısıyla zihin ve beden birbirinden ayrışmaya müsait. O yüzden Taocu’lar bedeni civaya benzetiyorlar zihni ise sülfüre. Sülfür uçuşkan bir şey civa aşağıya doğru çökmeye çalışan bir şey. Bu ikisi arasındaki kopukluğun insanlığın en temel sorunu olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Bu hakikati görmeye başlamış bizler de bu ikisini nasıl bir araya getireceğimizi yol ve yöntemlerini aramaya çalışıyoruz. İkisi birbirinden koptuğunda anlayamıyoruz. Yine bir sürü tasavvuftan tutun Budizme kadar farklı öğreti insanın temel 3 hazinesinin zihin, beden ve nefes olduğunu anlatıyor.Ölü insanın vücudunda da kan vardır ama ölüdür neden, çünkü kan hareket halinde değildir. Hareketin kendisi yaşadığımızı gösteriyor. Nefes çok önemli, kıymet vermek lazım. Nefesin kendisi yaşadığımızı gösteriyor.” dedi.

 

Doç. Dr. Ufuk Çakmakçı, dinleyicilere hayatta olumluya ulaşma ve olumsuzdan kaçma tavsiyesinde bulundu ve her şeyin ancak kendi karşıtıyla var olabildiğini, kusurlu olan şeyin aslında mükemmel olduğunu ifade etti. “Hep hayattan beklentilerimizi düşünüyoruz ama hayat bizden ne bekliyor diye sormuyoruz” vurgusu yapan Çakmakçı, “İleriye giden yol bize bir şey katmıyor aslında bizden bir şeyler götürüyor. Fazlalıklarımızdan kurtulmamız lazım, bunlardan arındıkça iki ayağımız üzerinde durabiliriz.” dedi.


Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2024 haberajans24.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.